Olimpos'un Düşüşü

Olimpos Dağı'nın zirvesinde tanrılar hüküm sürüyordu. Zeus'un yıldırımları gökyüzünü aydınlatıyor, Poseidon'un suları dünyayı besliyordu. İnsanlar ve tanrılar arasında uyum vardı. Bu, gölgelerin henüz uyanmadığı, ışığın mutlak olduğu bir dönemdi.

Prometheus, insanlara ateşi verdiğinde, tanrıların düzeni ilk kez sarsıldı. Zeus'un öfkesi büyüktü, ancak bu olay, gölgelerin ilk kez fısıldamaya başladığı anı işaret ediyordu. Yeraltı dünyasında bir şeyler uyanıyordu.

Eski Titanlar, Olimpos tanrılarına karşı son bir savaş başlattı. Bu savaş sırasında, yeraltı dünyasının kapıları aralandı. Hades, kardeşlerinden bağımsız hareket etmeye başladı ve gölgelerin gücünü keşfetti. Savaş kazanıldı, ancak Olimpos artık eskisi gibi değildi.

Yeraltı dünyasının efendisi Hades, gölgelerin gerçek gücünü anladı. Olimpos'un ışığına karşı, kendi gölge ordusunu kurmaya başladı. Ölülerin ruhları, gölge savaşçılara dönüştü. Bu, tanrılar arasındaki dengeyi sonsuza dek değiştirecek bir dönüşümdü.

Gölgelerin gücü artık kontrol edilemez hale gelmişti. Hades ve gölge ordusu, Olimpos'a saldırdı. Tanrılar arasındaki birlik parçalandı. Zeus'un yıldırımları gölgeleri durduramadı. Olimpos Dağı'nın zirvesi gölgelerle kaplandı ve altın çağ sona erdi.

Olimpos düştü, ancak tanrılar tamamen yok olmadı. Bazıları gölgelerle birleşti, bazıları sürgüne gitti. Dünya artık ışık ve gölgenin sürekli mücadele ettiği bir yer haline geldi. Bu yeni düzende, gölgelerin efendileri ortaya çıktı ve kendi hikayelerini yazmaya başladı.